Alma isteği nereden geliyor?
Zihnimiz sürekli bir bilgisayar gibi etrafta neler oluyor inceler ve analiz eder.
Sanki bir derecelendirme sistemi gibi her şeye ‘hoşa giden’ ya da ‘hoşa gitmeyen’ diye bir değerlendirme yapar. Bu otomatik ve çok hızlı gerçekleşen bir süreçtir. Budist psikolojide buna “Vedana” (feeling tone), Türkçe’de ise “His Niteliği” denir. -10 en hoşa gitmeyen +10 ise en hoşa giden olarak kabul edersek, bir şey ne kadar hoşa giderse, ona sahip olma isteği o kadar büyüktür ve sahip olunamayan her şey için yaşanan ıstırap da o kadar büyük olur.
Tam tersi hoşa gitmeyen şey ne kadar büyükse ondan uzaklaşma isteği ve yaşanan ıstırap da o kadar büyük olacaktır.
Ortada kalan nötr alan ise genelde bizim ilgimizi çekmeyen gruba girer ve o grupta her ne varsa fark etmeden geçip gideriz. Aslında çok basit görünmekle beraber oldukça iç dünyamızı çalkalandıran bir durumdur bu.
Beyinde neler oluyor?
Beyinde ise şöyle bir mekanizma işliyor; Dopamin denilen bir nörotransmitter var. Bir nevi ödül mekanizması. İstenilen bir şeye ulaşıldığında Dopamin salgılanıyor ve bize keyif veriyor. Bu da çok hızlı (saniyenin 1/3 ü kadar) bir sürede gerçekleşiyor ve verdiği tatmin de çok kısa sürede eski haline dönüyor.
Bu tatmin duygusu o kadar yüksek ki hemen başka bir hedef seçilip onu elde etmek için yeni bir döngü başlıyor. Ama her seferinde alınan haz, salgılanan dopamin azaldığı için, aynı tatmini sağlamada daha çok deneyim gerektiriyor. Örneğin; ilk defa çikolata yediğinizde aldığınız tatmin, ikinci üçüncü seferde azalmaya başlıyor.
Aynı tatmin için daha çok yemeğe başlıyorsunuz. Ve beklenti hiç azalmıyor, bir tür bağımlılıkla çikolata yemeğe devam ediyorsunuz daha fazla dopamin salgılayabilmek için. (Buddhism ve Modern Psikoloji, Robert Wright)
Alışveriş yapmak mutlu ediyor mu?
Kısa süreli evet. Bu tatmin duygusu insana iyi geliyor. Fakat uzun vadede bu mutlu eden bir süreç değil.
'İyi Olma Halinin Bilimi' (The Science of wellbeing) dersinde Laurie Santos, yapılan araştırmalarda insanların kendileri için aldıkları maddi değeri olan şeylerin uzun vadede onları mutlu etmediğini, bunun yerine kişisel deneyim, bu deneyimin paylaşılması ve başka insanlara yapılan yardımların kişinin iyi olma halini daha iyi desteklediğini göstermiş.
Örneğin; alacağınız bir araba kısa süreli sizi mutlu edecek ama dopamin mekanizması hemen daha iyi ve daha lüksünü almak için sizi harekete geçirecek ve arabanızdan tatmin olmamaya başlayacaksınız. Bunun yerine bir tatil, eğitim ya da tanıştığınız biriyle yaptığınız enteresan bir konuşma uzun vadede sizi daha mutlu yapacak. Bu diğer insanlarla yapacağınız sohbetlerde de size paylaşım alanı sağlayıp, sosyal bağlantı yönüyle bir bağ kurmanıza sebep olacak.
Kimse sürekli başka bir insanın arabası hakkında hikaye duymaktan hoşlanmayacaktır :). Ayrıca Santos, başka kişilere yapılan yardımların kişinin iyi olma halini desteklediğinden bahsediyor. Daha birçok araştırma başkalarına yapılan nezaketin beynin çalışma yapısını değiştirdiğini ve genel ruh sağlığını desteklediği göstermiş. Aldığınız arabadan çok birine günaydın demek sizi daha mutlu edebilir.
Alışverişi dünya teşvik ediyor gibi?
Modern dünya ise sanki bizim iyi olmamamız üzerine çalışıyor ☺.
Sürekli dikkatimiz dağılıp zihnin çalışmasını bozmak için yaratılmış bir dünya. Elimizde tuttuğumuz akıllı telefonlardan, yapılan televizyon yayınlarına ve yollarda gördüğümüz reklam panolarına kadar, hepsi bizim dikkatimizi çalmak için tasarlanmış durumda maalesef.
Dikkat bozuldukça karar verme, düşünme, iletişim ve konsantrasyon gibi birçok konuda sıkıntı yaşamaya başlıyoruz. Ayrıca alışveriş siteleri ve reklam firmaları da bizi bir şeylerin eksik olduğuna ve alışveriş yapmamız için ikna etmek üzerine çalıyor. Kimseyi yargılamak için demiyorum, dünya şu an böyle işliyor ve insanlar bu şekilde para kazanıp hayatlarına devam ediyorlar.
Mesela dijital ekran tasarımında 'Karanlık Model' (Dark Patterns) diye adlandırılan bir kullanım şekli var. Tüketiciyi, istemediği ya da bilgisi dahilinde olmayan bir şeye dahil etmek veya yapmaya çalıştığından uzaklaştırarak yönlendirmeyi amaçlayan, etik olarak çok sorgulanabilecek bir yöntem. Bir sayfada göreceğiniz indir düğmesine basmanızla başka bir reklam sayfasına yönlendirilme gibi.
Bunun yanında sayfalarda kullanılan renkler, ürünlere yapılan indirimlerin gösterimi ve ‘sadece 2 adet kaldı’ gibi ibareler hep bilimsel araştırmalar sonucu bizi ikna etmek için yaratılmış çok zekice yöntemler. Bizler bu sarmaldan kaçmak için çok dikkatli olmalıyız.
Mindful alışveriş nasıl olur?
Mindfulness'ın tanımına bakarsak, dikkati bilinçli bir şekilde bu ana getirip olan şeylere arkadaşça ve yargısız bir tutumla yaklaşmak olduğunu görürüz. Yani bir nevi yaşadığın ana uyanık olmak. Nasıl gelişiyor bu uyanıklık?
Pratik yaparak.
Mindfulness pratiklerinin ilk adımı dikkat regülasyonu yani modern hayatın bizden çaldığı dikkati tekrar toplamak. Böylece alışveriş sırasında olan bitene daha uyanık olabiliyoruz.
Fiyat uygun mu?
Dikkatimi kaybedip almam için ikna mı ediliyorum? gibi
Mindfulness pratiklerinin diğer adımı ise olay sırasında oluşan duygu, düşünce ve dürtüleri fark ederek tepkisel hareket etmekten kurtulmak. Yani bir anda o hoşa giden almak istenilen şeyin bizde nasıl bir duygu durumu yarattığını fark edip düşünmeden alma eylemini durdurmak. Yani gerçekten ihtiyaç mı yoksa birinde görüldüğü için alma eylemine mi geçiliyor, içte çalışan bir mekanizma ile. Böylece bilinçsiz alışverişi engellemek için de adım atılmış olunuyor.
Bu pratikler sonucunda, mutluluk halini hayatın içinde küçük anlarda bulabilmeye başlıyorsun. Alacağınız bir çanta kadar; yüze değen güneş, içilen bir fincan kahve, bir çiçeğin açması, biriyle yaptığın sohbet gibi ufak şeyler keyif vermeye başlıyor. İlk adım durmak ve fark etmek; 30 saniye bile yeterli. Sonrasında o ilk dürtü geçince kendimize belki birkaç soru sorup durumu daha net değerlendirmeye başlayabiliriz. Bu şeye ihtiyacım var mı? Şu an almam gerekiyor mu? Uzun vadede benim işime yarayacak mı? Maddi olarak bana uygun mu? Bunun yerine alınabilecek ya da kiralanacak bir alternatif var mı?
Benim online alışverişlerde çokça yaptığım bir şey favorilere koymak ya da sepete koyup almamak (ve notifikasyonları kapatmak ki böylece firmanın beni ikna etmesinin önüne geçiyorum). Birkaç gün orada bekleyince çoğu zaman almam gerekmediğini ya da o kadar da hoşuma gitmediğini fark ediyorum. Çünkü o ‘His Niteliği’ dediğimiz hoşa gitme ölçütü anbean değişen bir şey.
Havanın yağmurlu veya güneşli olması bile bizim deneyimimizi etkiler. Açken markete gitmekle, tokken gitmek arasındaki fark gibi.
Sonuçta yine alacağız, bazen o dürtüsel alışverişleri de yapacağız, arada neden aldım ki diye kendimize de kızacağız, hepimiz insanız. Ama belki oranları düşürüp daha bilinçli olarak devam edeceğiz.
Yaptığımız bu alışverişler için de kendimize daha yumuşak olmayı öğreneceğiz. En önemlisi kendimizle ilişkimize yumuşayabilmek. Farkındalık adım adım gelişir, bir anda çok şey beklememek lazım.
Kıyafet kiralamak hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mindful alışveriş açısından bakınca, hem tatmin duygusunu alıyorsunuz hem de bütçemiz için daha verimli oluyor. Böylece sonrasında yaşanabilecek suçluluk duygusu azalmış olacak. Ayrıca dünya kaynaklarının giderek azaldığı bir dönemde özellikle tekstil dünyasının bu kadar doğaya ve insana zarar vermesini de bir miktar azaltmış oluruz.
Tasarım dünyasında uzun zamandır çok üzerinde durulan sürdürülebilirlik (sustainability) açısından bilim insanları tarafından birçok çalışma yapılıyor.
Yalnızca gerektiği kadar satın almak ve tüketmek. Tüketirken diğer canlıların ihtiyaçlarını da hesaba katarak, enerjiyi verimli kullanarak ve yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih ederek geri dönüşüme katılabilen ürünleri kullanmak, tekrar kullanmak ve kullanımı bitmişi ürünleri başka amaçlarla tekrar kullanıma sokmak. Kıyafetlerin kiralanması tekrar kullanım için önemli bir adım. Desteklenmesi ve artırılması gereken bir yöntem.
Zeynep Ağacıkoğlu Mindfulness Eğitmeni ve Ürün Tasarımcısı
Oxford Üniversitesi Mindfulness Merkezinden eğitimini tamamladı. 8 haftalık Mindfulness eğitimleri veriyor. Ayrıca Oxford Üniversitesi Mindfulness Merkezinin günlük meditasyonlarını yönlendiriyor.
ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünden mezun oldu. İsviçre HSLU’da masterını tamamladı.
Halen TED Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünde stüdyo dersleri veriyor.
www.andamindfulness.com